ABAY’A GÖRE ÇOCUK YETİŞTİRME

Talep (öğrenme isteği) ve anlayış sevgiden çıkar. İlim ve bilime olan sevgi demin söylediğimiz üç şeyden oluşur. İlim ve bilimi çocuk en başta kendisi arayarak bulamaz. Başta zorla veya kandırarak alıştırmak (ilgisini çekmek) gerek, öğrenip (alışıp) kendi arayacak hale gelene kadar. Ne zaman bir çocuk ilim ve bilimi sevgiyle isterse, o zaman o adam olmuş demektir. Ondan sonra ondan Allah-u Teâlâ’yı tanımak, kendini tanımak, dünyayı tanımak, kendi insanlığını kaybetmeden geçimini kazanmak, zararlı olandan kaçınmak gibi farklı ilim ve bilimleri öğrenir, bilir diye ümit edilebilir.

Aksi halde, olmaz, en fazla yarım yamalak olur. Onun için çoğu zaman ebeveynler küçükken çocuklarını ikiyüzlülük etmeye alıştırırlar, sonradan hocaya verirler veya çocuklar kendileri hocaya gider, hiçbir netice olmaz.

Onların ikiyüzlü çocukları öğrenmeye de, ilme de, hocaya da, hatta iman ve itikada da ikiyüzlülükle yaklaşırlar. Böyle ikiyüzlüler yarım insan, yarım hoca, yarım müslümandır. Onların insanlığının mükemmelleşmesi zorunda zorudur.

Çünkü Allah-u Teâlâ’nın kendisi hakikat ve doğruluğun yoludur. İkiyüzlülük hakikat ile doğruluğun düşmanıdır. Düşmanı vasıtasıyla çağrılan dost gelir mi? Gönülde başka sevgi varken hakkaniyeti (doğruluğu) bulamaz. İnsanın ilim ve bilimi hakikata, doğruluğa düşkün olup, her şeyin kökenini, hikmetini bilmeye güçlü istek duymasıyla olgunlaşır. O Allah’ın ilmi değil, her şeyi kapsayan ilme olan tutku, bu da insana yeterli ilmi verir.

Onun için bu Allah’ın kendisine olan aşktır (sevgidir). İlim, Allah’ın bir sıfatı, o hakikat, ona olan sevginin kendisi de hakkaniyet hem insanlıktır. Aksi halde para kazanmak, övünmek, saygı görmek ve şöhret olmak gibi şeylerin sevgisi ile ilim ve bilimin hakikati bulunmaz.

Mal, övünme, saygı ve şöhret gibi özellikler insanı kendi gelip bulmuşsa insanlığını bozmaz, hatta ona süs verir. Eğer insan tapınırcasına onların peşine düşse, bulsa da bulmasa da insanlığı kaybolur.