ÇANAKKALE, TRUVA VE ASSOS’A İKİ GÜNLÜK MUHTEŞEM BİR GEZİ

1. Gün: Çanakkale Şehitlik

Güzel başlayan her şey güzel biter mi, bilinmez ama şimdi anlatacağım olay güzel başlayıp da çok daha güzel biten cinsten. Etkisi ömür boyu süreceklerden. Benim bu güzel olaya katılımım büyük bir şans ve tesadüf oldu gerçekten. Nerden bilebilirdim ki, dev bir organizasyonun düzenlendiğini; MSGSÜ Tarih bölümü 4. Sınıf öğrencileri, bir gezi hazırlığında olduğunu. Amaç şerefli bir 100. yılda, Çanakkale şehitlerinin huzurunda saygı ile anmak; Unutulmadıklarını göstermek, ve unutulmayacaklarını tescillemek için gerçek bir çıkarma yapmaktı. Yalnız bırakılmazdı zaten Mehmetçik, zamane Anzaklarının akınlarında. En önemlisi haykırmak için onlara, “Boşa değildi yiğitlerim, kanlarınız dökülmedi boşuna. Minnettardır size bu nesil aldığı her solukta”.


TÜRK TARİHÇİLİĞİ NASIL GELİŞİR?

Türk tarihçiliğinin bugün geldiği seviyenin, özeleştiri yapmak gerekirse, istenen yerde olmadığı acı bir gerçektir. Mesela, “Bugün dünya çapında kaç tarihçimiz var?” diye sorsak ne cevap alırız. Veya “Türk tarihi dışında başka ülkelerin tarihini üzerine yaptığı araştırmalar ile öne çıkmış hangi tarihçilerimiz var?” diye sorsak nasıl bir cevapla karşılaşırız.

Öte yandan Türk tarihi ile ilgili kıymetli eserler veren bir çok yabancı tarihçiler var. Mesela, Joseph von Hammer’in Osmanlı Tarihi, Feroz Ahmad ve Erik jan Zürcher’in Türkiye Cumhuriyeti tarihleri, Andrew Mango’nun Atatürk biyografisi Türkiye’de tekrar tekrar baskı yapan ve beğenilen eserlerdir.


Türk Demokrasisinin Manifestosu “Dörtlü Takrir” 70. Yılında

Türkiye Cumhuriyeti’nin çok partili demokrasiye geçişinde ilk somut adım bundan tam 70 yıl önce atılmıştı. 7 Haziran 1945’te Celal Bayar, Refik Koraltan, Adnan Menderes ve Fuad Köprülü gelecek tüm baskı ve dışlamaları göze alarak mensubu bulundukları CHP Başkanlığına daha çok demokrasi ve fikir özgürlüğü taleplerini yazılı olarak verdiler. Bu önerge, altında imzası bulunan dört cesur politikacıdan dolayı tarihimize “Dörtlü Takrir” olarak geçmiştir. Bu sene Türk demokrasisinin manifestosu niteliğindeki “Dörtlü Takrir”e 70 yıl olmaktadır.

Bayar, Koraltan, Menderes ve Köprülü verdikleri bu önerge de II. Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada, hürriyet ve demokrasi cereyanlarının tam bir zafer kazandığına ve demokratik hürriyetlere riayet prensibinin uluslararası teminata bağlanmak üzere olduğuna işaret etmekteydiler. Onlara göre, demokrasi prensiplerine tamamıyla tatbiki sayesinde ülke refah ve saadete kavuşacaktı. Dörtlü takririn sahipleri milletçe özlenen bu amacın gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirlerinin alınmasını partilerinin meclis grubuna arz ve teklif etmeyi borç bildiklerini ifade ediyorlardı.


TARİHTE 16 BÜYÜK TÜRK DEVLETİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI KARŞILAMA TÖRENİ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Ocak 2015’te Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı 16 büyük Türk devletinin ordu kıyafetlerini giyen askerlerle karşılaması kamuoyunda çeşitli tartışmalar yol açtı. Siyasetçisinden akademisyenine, köşe yazarından sanatçısına kadar toplumun her kesiminden olumlu ve olumsuz görüşler ortaya kondu.

Olumsuz bakanların bir kısmı 16 Türk devletinin yanlış seçildiğini, kimi kıyafetlerin ve bayrakların gerçekleri yansıtmadığı, hatta uydurma olduğunu, bazıları da bunları tümden ret ederek yersiz bir tiyatro veya sirk gösterisi olduğunu dile getirdiler.


ТҮРКИЯ 16 ТҮРІК ИМПЕРИЯСЫН ҰЛЫҚТАУДА

Тарихтағы 16 ұлы түрік империясының жауынгерлері Түркияның президенттік сарайында бой көрсетуде. Түркия президенті Режеп Тайып Ердоғанның шетел президенттерін қарсы алу рәсімдеріне бұдан былай ежелгі дәуірлерден ХХ- ғасырға дейін тарихтағы болып өткен 16 ұлы түрік мемлекетінің әскери киімдерін киген солдаттар да қатысатын болды.

Осындай алғашқы рәсім  2015 жылы, 12 қаңтар күні Палестина Президенті Махмұд Аббасты қарсы алу кезінде іске асырылды. Былтыр тамыз айында Түркия президенті болып сайланған Ердоған өзінің бұрынғы президенттерден өзгеше басқару тәсілін қолданатынын айтқан еді.


Türkiye Tarih Atlası mı, Türk Tarih Atlası mı?

Eğitimde internetin önemli rolü görmezden gelinemez. Bu sebeple Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm okullara tablet PC dağıtarak eğitimin digital olarak yapılmasını amaçlayan Fatih Projesi internetten azami derece istifade edilmesini yönelik olduğundan takdire şayandır. Ancak, elbette iş tablet PC dağıtmakla bitmiyor. Okullarda ve internette buna uygun altyapı da olması gerekiyor. Bu konuda altyapı çalışmalarının, henüz tamamlanmamış olmasına rağmen, hızla devam ettiği ifade ediliyor. Temennimiz en kısa zamanda tamamlanması.


Kapital Hakkındaki Yeni Kitap İslam’ı Ön Plana Çıkaracak Görünüyor

Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin 24 Nisan 2014’te İngilizce yayınlanan “XXI. Asırda Sermaye” isimli kitabı ABD’de ekonomi kitabı olmasına rağmen çok satan kitaplar listesinde. Harvard Üniversitesi yayınları arasında çıkan eser şimdiden 80 bin satmış durumda. Kitabın kısa zamanda 200 bin daha satması bekleniyor. Piketty servet ve gelir dağılımı eşitsizliği konusunda yaptığı uzun araştırmalar sonucunda kapitalist sisteminin dünyada bir durgunluğa sebebiyet vereceğini ikaz ediyor.


КАПИТАЛ ТУРАЛЫ ЖАҢА КІТАП ИСЛАМДЫ АЛҒА ШЫҒАРАТЫН СЫЯҚТЫ

Француз экономист Томас Пикетинің “ХХІ. ғасырда капитал” атты кітабы экономика туралы болуына қарамастан АҚШ-та ең көп сатылған (bestseller) тізіміне кіріп кетті. Гарвард университетінін басылмдары арасында 2014 жылы, 24 сәуір күні шыққан кітап bir аптада 80 мың дана сатылған. Университет қызметкерлері таяу арада 200 мың кітап тағы сатылады деп болжауда.


Özal, Kırım Tatarlarına yardım için nasıl protokol dışına çıkmıştı?

İSTANBUL (QHA) – Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara, Kırım Tatarlarının vatana dönüş mücadelesini ve Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın nasıl protokol kurallarını ihlâl ederek bağımsız Türk cumhuriyetlerinin liderlerinden Kırım ve Ahıska Türklerinin sorunlarının çözümüne destek verdiğini, yazmış olduğu Turgut Özal ve Türk Dünyası kitabında anlattı:

 

Kazakistan’da Aralık 1986’da Almatı Olaylarının patlak vermesinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra Türk basınında Kırım Tatarlarının 1944’de zorla sürgün edildikleri vatanlarına dönüş hareketi Türk basınında haber konusu oluyordu. 1987 Temmuz ayının sonlarında yer alan haberlere göre, yüzlerce kadar Kırım Tatarı, anayurtları Kırım’a dönüp yerleşmek için Kızıl Meydan’da gösteri yapıyordu.


Kırım Tatarlarının Vatana Dönüşleri

Kazakistan’da Aralık 1986’da Almatı Olaylarının patlak vermesinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra Türk basınında Kırım Tatarlarının 1944’de zorla sürgün edildikleri vatanlarına dönüş hareketi Türk basınında haber konusu oluyordu. 1987 Temmuz ayının sonlarında yer alan haberlere göre, yüzlerce kadar Kırım Tatarı, anayurtları Kırım’a dönüp yerleşmek için Kızıl Meydan’da gösteri yapıyordu.

25 Temmuz 1987’de gerçekleşen gösteride Tatarlar, Kremlin duvarı ile St. Basil Katedrali arasındaki caddede sessizce toplandıktan sonra Kızıl Meydan’a girmek için yürüyüşe geçtiler. Tatarların eylemlerine müdahale etmeyen polis, meydana girişi kapattı. Bunun üzerine bir süre, “Anayurt’a”, “Gorbaçov” sloganları atan göstericiler, sonra yine sessizce dağıldılar. Gösteri sırasında hiçbir olay çıkmadığı gibi, polis, göstericileri gözaltına alma girişiminde de bulunmadı.