DÜNYA TARİHİNDEKİ SON DESTANIMSI KAHRAMAN OSMAN BATUR

Bu sene Osman İslamoğlu’nun 120. yıldönümü geniş bir şekilde anılmaktadır. Maalesef, Sovyetler Birliği devrinde Osman Batur’dan bahsetmek yasaklandığından onunla ilgili kaynaklar yok denecek kadar azdı. Tam tersine yurtdrışında yabancı uzmanlar Osman Batur hakkında bol bilgi verdiler; hatta cilt cilt kitaplar da yayınladılar. Bunun sırrı nedir? Günümüzde Osman Batur hakkındaki kaynaklar tamamıyla açıklanmış, araştırmalar belli bir düzene getirilmiş midir? Bu sorularla ilgili olarak Türkiye’deki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi, Prof. Dr. Abdulvahap Kara ile bir röportaj gerçekleştirdik.

– Bu sene Osman Batur’un 120. yıldönümü uluslararası seviyede kutlanmaktadır. Bu bakımdan Türkiye’de ne gibi faaliyetler düzenlenmektedir? Türkiye’de tanınmış bir şahıs mı? Bu hakkında bilim camiasının görüşleri nasıldır? Sohbetimizi bunlardan başlayalım.

Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Osman Batur hakkında günümüzdeki tam ve en açık bilgi Türkiye’dedir diyebilirim. Çünkü, Osman Batur hakkındaki bilgiler ilk defa Türkiye’de yayınlanmıştır. Bunun en önemli sebebi, Osman Batur’un düşmanlarının eline düşmeden sağ salim kalan dostları Nurgocay Batur, Dalelhan Canımhanulı, Kalibek Akim, Sultan Şarip Teyci, Zalebay Teyci gibi dava arkadaşları ve toplum önderleri özgürlük arayarak hicret ettiler ve 1950’li yılların ilk dönemlerinde Türkiye’ye ulaştılar. Böylece onlar Osman Batur’un hayatı ve mücadelesi hakkında Türkiye ve Batı Avrupa, hatta Amerika toplumuna bilgiler verdiler.

Amerikalıların bu meseleyle ilgilenmelerine, özellikle, Osman Batur’un emriyle Türkiye Kazakların önderlerinden Kalibek Hakim, Sultan Şarip Teyci ve Hüseyin Teyci’nin ABD’nin Urumçi Konsolosu Douglas Mackiernan ile arkadaşlarının Tibet sınırından ülke dışına çıkmasına yardımcı olmalarıdır. Çünkü, bu Kazaklar 1951 tarihinde Hindistan sınırından geçerek Keşmir’e geldikten sonra Milton Clark isimli bir gazeteci onları bularak bir röportaj yapmıştı. Bu röportaj resimleriyle birlikte 1954 yılında “National Geographic Magazine” dergisinde “Kazaklar Özgürlüğe Nasıl Çıktı?” başlığıyla yayınlandı. Bu makale yayınlandıktan sonra araştırmacılar Türkiye Kazaklarının tarihiyle ilgilenmeye başladılar. Onlardan en önemlisi – Godfrey Lias isimli İngiliz diplomatı ve gazetecisidir. Kitap “Kazaklı Exodus”, yani “Kazak Göçü” ismiyle 1956 yılında Londra’da yayınlandı.

Kitapta Osman Batur hakkında geniş bir şekilde bilgiler verilmiştir. Bu kitabı Osman Batur hakkında kapsamlı bilgi verilen ilk çalışma diyebiliriz. Bununla birlikte Türkiye’ye göçün önderleri Kalibek Akim, Hamza Şömişbayulı, Sultan Şarip Teyci, Hüseyin Teyci hakkında birçok bilgiler verilmiştir.

Godfrey, Osman Batur’un ismini ilk defa buralardaki Kazaklardan duyduğunu söyler. O, 1956 yılında yayınlanan çalışmasında Osman Batur’un çocukluğundan esir düştüğü Şubat 1951’li yılına kadar olan hayatı ve mücadelesini geniş bir şekilde anlatır.

Bundan sonra Türkiye Kazaklarının arasından ortaya çıkan yazarlar Hasan Oraltay, Hızırbek Gayretullah ve bizim çalışmalarımız, birçok bilim adamlarının kitapları Türkiye ve Avrupa toplumuna Osman Batur ve mücadelesini geniş bir şekilde tanıttı. Bununla birlikte, Türk bilim adamları ve yazarları da Osman Batur’un hayatı ve mücadelesi hakkında çok sayıda kitap yayınladılar. Hatta Osman Batur hakkında dünyada ilk doktora tezini 2009’da Türkiye’de Ömer Kul savundu. Bu arada Osman Batur hakkında kapsamlı bir roman da Haldun Terzioğlu isimli bir yazarın kaleminden 2018 yılı İstanbul’da yayınlandığını da söylememiz gerekir diye düşünüyorum.

Maalesef, Sovyet döneminde Kazakistan’da Osman Batur’u araştırmak, onun hakkında konuşmak, yazmak yasaktı. Kazakistan toplumu ancak 1991’de bağımsızlığını kazandıktan sonra Osman Batur gibi dünyaya tanınmış kahraman hakkında bilgi sahibi olmaya başladı. Günümüzde Kazakistan’da Osman Batur ile ilgili geniş araştırmalar yapılmakta, konferanslar düzenlenmektedir. Bu sevindirici gelişmedir.

-Osman İslamoğlu hakkında yabancı ülkelerde yayınlanan çalışmaların önemlilerinin birkaçından bahsedebilir misiniz?

Osman Batur’a olan ilk ilgi İngiliz ve Amerikalı bilim adamları arasında yer aldı. Çünkü Osman Batur mücadelesinin son yıllarında uluslararası seviyede tanınmaya başlamıştı. Özellikle 1947’de Baytik Bogda olayından sonra onun ismi uluslararası seviyede söylenmeye başladı.

Bu olaydan sonra onun isminin Çin’deki Amerika ve İngiliz diplomatik misyonlarının konusu olmaya başladığını söyleyebiliriz. Üç Bölgecilerden ayrılan Osman Batur Nisan 1946’da Baytik’e yerleşir. Burada Moğol askerleriyle savaşır. Bu çatışmalarda bazen başarılı, bazen başarısız oldu. Ancak, bu durum Moğolistan ve Sovyetler Birliği’ni rahatsız etti. 5 Haziran 1947 yılı Sovyetler Birliği’nin desteğiyle 4-5 uçak ve 500 asker Osman Batur’a saldırdı. Çin bunu resmi bir şekilde protesto etti ve olay uluslararası bir meseleye dönüştü.

Bu olaylardan sonra yabancıların gözlerinin Osman Batur’a çevirmeye başladığını görmekteyiz. “Chicago Daily News” muhabiri Doak Barnett o olaydan sonra Osman Batur’u bularak görüşmüştür. O 1947-1949 tarihleri arasında Çin’de görüp bildiklerini “Komünist Devrim Arifesinde Çin” isimli ve 1963’te yayınlanan kitabında anlatmaktadır.

Barnett Osman Batur’un 1940’1ı yıllarda yürüttüğü mücadelesi hakkında bilgi verdikten sonra onun kişisel özelliklerini şu şekilde tasvir eder: “İri yapılı, büyük parmakları ve çok güçlü egosu var. 49 yaşında. Ancak çok enerjisi var. Sert çekik gözü, kalın dudağı, kara sakalı destanlardaki kahramanları andırır. Ve o bana asırlar önce Avrasya kıtasında korku yayan Hun askerlerini hatırlattı”.

O seneler Osman Batur’la görüşen diğer bir gazeteci Yan Morrison’dur. Onun makalesi 1949 tarihinde “Journal of the Royal Central Asia” dergisinde “Sinkiang Kazakları” adıyla yayınlanmış. Orada Osman Batur’un mücadelesi ve üç bölgecilerden niye ayrıldığını anlatır.

-Osman Batur’un siyasi portresini, tarihi yapısını, milli tarihteki rolünü açabildik mi? Günümüzde Osman Batur hakkındaki bilgiler tamamıyla açıklandı mı? Araştırmalar bir araya getirildi mi?

Hayır, bir araya getirildi diyemiyoruz. Çünkü, hala Osman Batur hakkındaki gerçekler tamamen ortaya çıkmış değildir. Gerçeklerin açıklanması için tüm arşiv bilgilerinin erişilebilir olması gerekir. Günümüzde elimizdeki bilgilerinin çoğunluğunu Osman Batur’un arkadaşları ile onu tanıyanların hatıraları oluşturmaktadır. Araştırmacılar için çok önemli olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin arşivleri ise kapalıdır. Onları tarihçilerin incelemesine izin verilmemektedir. İkincisi, Osman Batur hakkında kapsamlı arşiv bilgileri Tayvan’da korunmaktadır. Niye? Çünkü, arşiv kaynaklarının önemli kısmı Çin Halk Cumhuriyeti’nde olmasına rağmen, 1949’de Çin Komünist Partisi Doğu Türkistan’da iktidarı ele aldığı zaman Çan Kay Şek yönetimindeki Gomindang Hükümeti’nin birçok askeri ve siyasi görevlileri Tayvan’a kaçtıklarında kendileriyle birlikte arşivlerdeki birçok belgeleri de birlikte götürmüşler. Günümüzde bu belgeler Tayvan Devlet Arşivi’nde muhafaza edilmektedir.

Bu kaynaklar temelinde Tayvanlı bilim adamları birçok araştırma çalışmalarını yayınlamıştır. Onlardan en tanınmış olanı Jang Da Jung Çince 1980’li yıllarda 12 cilt kitap yayınladı. Son iki cildinde 1940’lı yıllardaki Doğu Türkistan’ın siyasi, tarım, askeri, kültürel ve milletlerarası ilişkileri ele alınmıştır.

Üçüncüsü, Osman Batur hakkında Moskova arşivlerinde de önemli belgeler vardır. Çünkü Stalin Moğolistan aracılığıyla Osman Batur ve arkadaşlarını mücadelelerinin ilk döneminde çok desteklemişti. Daha sonra milli güçlerin kendi aralarında ikiye ayrılarak birbirlerine düşmeleri ve mücadelerinin akamete uğramasına Stalin’in parmağının olduğu bir gerçektir. O yüzden Osman Batur mücadelesinin bize şu anda meçhul görünen birçok cephesi eski Sovyet arşivindeki belgelerle ancak açığa kavuşturulabilir. Bu arşivlerde Kazakistan tarihçi ve bilim adamları çalışırlarsa çok iyi olurdu.

Dördüncüsü, Doğu Türkistan’daki 1940-1951 yılları arasındaki olaylarla ilgili İngiliz ve Amerikan diplomatik belgeleri önemli kaynaklardan sayılır. İngiliz diplomatik belgeleri Londra’da Hindistan Bürosu ve Ulusal Kayıt Bürosunda, Amerikan belgeleri ise Washington’da Dış İşleri Bakanlığı arşivinde korunmaktadır.

Batı ülkelerinde, olayların üzerinden 50 senelik bir süre geçtikten sonra arşivler araştırmalara, tarihçilere açılır. O yüzden günümüzde ABD ve İngiltere’deki, hatta Tayvan’daki olaylarla ilgili arşiv materyallerine erişmek mümkündür. Ancak, Pekin ve Moskova’daki arşivleri elde etmek günümüzde kolay değildir. İşte, bu kaynakların tümü açıldıktan sonra biz Osman Batur hakkındaki bütün gerçekler hakkında bilgi sahibi olabiliriz.

-Sizin söylediklerinize bakılırsa, Osman Batur hakkında yabancı yayın ve araştırmalar çokmuş. Hatta kahramanla ilgili bilgiler 1940’li yılların son dönemlerinde yabancı ülkelerde yayınlanmaya başlamış. Yine yabancı arşivlerde birçok belgeler de korunmaktadır. Yabancı uzmanların ona büyük ilgi göstermesinin nedeni nedir diye düşünüyorsunuz?

Çünkü Osman Batur’un mücadelesi sıradan bir olay değildir. Bu dünyayı şaşırtan, dillere destan olabilecek büyük bir olaydır. Niye mi diyorsunuz? Çünkü, Kazaklar kendilerinden çok büyük imkanlara sahip ve sayıca çok fazla düşmandan korkmamışlardır. Dilini, dinini, milli kimliğini korumak için silaha sarılmış ve büyük başarılar da elde etmiştir. Bu hususta Godfrey Lias: “Osman Batur uçak ve araba devrinden önce sadece tüfek ve atın olduğu devirde doğduğunda belki tüm Türkistan’ın bağımsızlığını elde ederdi” demektedir. Evet, Osman Batur sadece düşmana değil, aynı zamanda uçak ve diğer modern güçlü silahlara da yenilmiştir.

Belki de Osman Batur sonu önceden belli bir mücadeleye atılmıştı. Çünkü o ve arkadaşları sadece Çin’in Çan Kay Şek’in başkanlığındaki Gomindang Hükümeti’yle değil, bununla birlikte Mao Tse Tung’un Kızıl Ordusu ile de savaştı. Bunlara ek olarak bir de Stalin’in Sovyet hükümetiyle mücadele etti. Çünkü Stalin Osman Batur mücadelesinde başarıya ulaşırsa, milli bayrağı masmavi göklerde dalgalanacak bağımsız Doğu Türkistan Devleti’nin daha sonra SSCB idaresi altındaki Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi kardeş ülkelerin de bağımsızlıklarına yol açmasından korkuyordu. Böylece ilk zamanlar Osman Batur ve arkadaşlarını Çinlilere karşı desteklemiş olsa da, daha sonra desteğini durdurmuştur. Hatta onların mağlubiyete uğratılmasına istekli olmuştu.

Böylece Osman Batur’la birçok arkadaşları tutsak düşerek şehit olsa da, onun diğer arkadaşları düşmanlara boyun eğmemişler ve özgürlük arayışını devam ettirerek başka bir kahramanlık destanı daha yazmışlardır. Taklamakan çölü ile Himalaya dağlarını at ve deveyle geçerek, inanılmayacak ağır şartlara tahammül ederek, binlerce kilometre yolu geçerek Türkiye’ye ulaşmışlardır. Bu ancak özgürlüklerini herşeyin ötesinde gören konar göçer Kazak Türklerinin elinden gelebilecek büyük bir destandır. Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse, bu dünya tarihinde klasik manada yer alacak son kahramanlık destanıdır. Dünya bilim adamları ve yazarları buna nasıl ilgisiz kalabilirler, söyler misiniz?

Teşekkür ederim!

Röportaj: Ayna TÖLEYTAYEVA

Kaynak: Kazakistan’da yayınlanan Ahıska Gazetesinin PDF nüshası için tıklayınız