TÜRK DÜNYASI’NIN 20 YILLIK İŞBİRLİĞİ SÜRECİ ve KAZAKİSTAN’IN ROLÜ
Dünyanın en önemli potansiyel güçlerinden biri olan ‘Türk Birliği’ konusu, Gaspiralı İsmail’in “Dilde Birlik, Fikirde Birlik, İşde Birlik” vecizesi çerçevesinde, yüzyıllar boyu fikir adamları, sanatçılar, toplum liderleri tarafından, ateşi her zaman canlı tutulmaya çalışılan bir meşaledir. Bu meşalenin her dönemde canlı tutulması, Türk Dünyası için olduğu kadar, insanlığın huzuru için de çok önemlidir. Dünya dengeleri açısından, emperyal güçlerin dengelenmesi açısından çok önemlidir. İnsanlığa yazı yazmayı öğretecek düzeyde bir uygarlık geliştirmiş olan Türklerin, tarihte oynadıkları rolün gururunu yaşayabilmeleri, bir ideal çevresinde elele verebilmeleri açısından önemlidir. Binlerce yıldır Türkistan denilen çoğrafyada maslak escort yaşayan insanların, ülkelerinin yer altı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak huzur içinde yaşayabilmeleri açısından önemlidir.
Bunun için de, Türkistan coğrafyasında yaşayan kardeş toplulukların, “Dilde Birlik, Fikirde birlik, işde birlik” prensipleri çerçevesinde elele olmaları, bunu gerçekleştirmek için her fırsatı değerlendirmeleri gerekir. Çeşitli milletlerin bir ideal çerçevesinde birleşip oluşturduklar Avrupa Birliği’ni oluşturmalarından daha zor değildir, aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan insanların bir birlik oluşturması..
1990’da, Sovyetlerin dağılması sonrasında bir büyük fırsat heba edildi, ama böyle bir birliğin kurulması için her gün yeni fırsatlar doğmaktadır. Önemli olan, bu idealin birgün hayata geçirebileceğine olan inancın canlı tutulmasıdır. Hazırlıkların kesintisiz sürdürülmesidir.
24 Oğuz boyunun atası olan Oğuz Han, Türk töresini disiplin, adalet, ahlak ve millete hizmet esası üzerine kurmuştu. Bu törenin en önemli özelliği, Türk milletinin her zaman, her yerde birlik içinde olmaları temeline dayanıyordu. Bilge Han ve onu izleyen Türk hanları da ülke birliğine, dil birliğine çok önem verdiler ve “Yukardan gök basmasa, aşağıdan yer delinmese senin töreni, birliğini kim bozabilir?” dediler. Atalarımızın bu öğüdünü unutmamamız gerekir.
Emperyalizme karşı başlattığı savaşı zaferle taçlandırmış örnek bir toplum önderi olarak gösterilen Gazi Mustafa Kemal, Sovyetler Birliği’nin dağılma olasılığından söz ederek, “Bugün Sovyetler dostumuzdur. Ancak, yarın ne olacağını kimse bilemez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, Avusturya Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bizim dostumuzun idaresi altında dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara arka çıkmaya hazır olmalıyız.
Milletler buna nasıl hazırlanır?
Manevi köprüleri sağlam tutarak.. Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların bizi böldüğü tarih içinde bütünleşmeliyiz” demişti.
Gazi Mustafa Kemal’in bu önemli uyarısına rağmen, 1990’da, Sovyetlerin dağılması sonrasında Türk Dünyası, önüne çıkan çok önemli bir tarihi fırsatı, olması gerektiği gibi değerlendirilememiştir. Türk Dünyası’nın geleceği açısından çok önemli adımların ıskalandığı bu süreçte yapılan tarihi hataları çok iyi irdelemeliyiz.
Türk Dünyası’nın birliği açısından fırsat tamamen kaçmış sayılmaz. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Gazi Mustafa Kemal’in görüş ve fikirlerini benimsemiş olması Türk Dünyası’nın geleceği açısından bir şans olarak değerlendirilmelidir.
Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın “Türk Dünyası’nın 20 yıllık süreci ve Kazakistan’ın Rolü” başlıklı konferansında anlattıkları, söz konusu 20 yıllık sürecin çok dikkatle not edilmiş özetidir; altını çizerek okumalı ve hafızamızın en mutena köşesine not etmeliyiz.
Doç. Dr. ABDULVAHAP KARA NELER ANLATTI?
Geçtiğimiz hafta Avrasya Bir Vakfı’nın konuğu olan Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın barkovizyon eşliğinde verdiği “Türk Dünyası’nın 20 yıllık süreci ve Kazakistan’ın Rolü” başlıklı konferansını ana başlıklarıyla özetlemeye çalışacağız. Sözü Doç. Dr. Abdulvahap Kara Hocama bırakıyorum:
“Genel olarak işbirliğini siyasi, ekonomik ve kültürel olmak üzere üç alanda incelenebilir.Biz burada siyasi ve kültürel işbirlikleri üzerinde duracağız.
Süreç henüz bitmedi, devam ediyor. Dolayısıyla yapılan değerlendirmelerde eksiklikler ve hatalar olması normaldir.
SOVYET DÖNEMİ
İşbirliği daha Sovyet döneminde başladı.
İlk adımı Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal attı. Türkiye’den Azerbaycan ve Orta Asya’ya işbirliğini geliştirme amacıyla giden ilk cumhurbaşkanı oldu.
Orta Asya’dan Türkiye’ye gelen ilk cumhurbaşkanı sıfatını da Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev aldı.
ALFABE BİRLİĞİ
Çok ilginçtir, Türk Dünyasında ilk işbirliği adımlarını daha Sovyet döneminde Kasım 1991’de türkologlar attı. Ama 20 yılda sonuç alınamayan birkaç konudan biri hala budur.
Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Müdürü İnci Enginün’ün davetiyle Türk Dünyası’nın her köşesinden dil bilimciler İstanbul’da toplantı ve Türk Dünyasının ortak bir alfabelerinin olması yönünde karar aldılar.
Ama hala somut adımlar atılamadı.
TÜRK DEVLET BAŞKANLARI ZİRVESİ
Bugüne kadar 9 zirve yapıldı, 10’cusunun bu sene Kazakistan’da yapılması bekleniyor.
İlk zirve 29-30 Ekim 1992’de Ankara’da yapıldı ve sadece Türklerde değil, tüm Türk Dünyasında heyecan uyandırdı.
Zirvelerin en somut sonucu 8. Nahcivan zirvesinde Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulmasının kabul edilmesi oldu. Teklif Kazakistan Cumhurbaşkanından geldi.
TÜRK DÜNYASI KURULTAYLARI
Devlet Başkanları zirve toplantılarından sonra en önemli toplantılar Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultaylarıdır.
2009 yılına 12 kurultay düzenlendi. İlk kurultay Türk Dünyasına kendini adamış olan merhum Alpaslan Türkeş’in girişimleriyle 21-23 Mart 1993’te Antalya’da yapılmıştı.
Bu kurultaylar yazar, sanatçı, bilim adamı ve şair gibi toplumun entelektüel katmanlarını bir araya getirerek kaynaşma temini açısından çok önemlidir.
İLK TEŞKİLAT TÜRKSOY
Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi TÜRKSOY teşkilatıdır.
Türk Dili Konuşan Ülkeler, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan Kültür Bakanları 1992 yılında İstanbul ve Bakü’de toplanarak, kültürel iş birliği yapmayı kararlaştırmış ve 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da yaptıkları toplantıda teşkilatı kurmuşlardır.
ORTAK NEVRUZ KUTLAMALARI
Türk Dünyasının unutulan ortak bayramı Nevruz kutlamaları Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığı ile tekrar canlandı. Her Cumhuriyet 1989 yılından itibaren ayrı ayrı kutlamaya başladı.
İlk defa Türk Dünyası birlikte 1995 yılında Ankara’da kutladı.
V. Ve Son Toplantı 15-16 Mart 2002’de Diyarbakır’da yapıldı.
TÜRK DÜNYASI GENÇLİK KURULTAYLARI
İlk olarak 1992 yılında başladı. 1992 Kasım ayında Tataristan’da yapıldı.
Gençlerin kaynaşmasına yönelik önemli çalışmalar yaptı.
14. Gençlik Kurultayı Ağustos 2009 tarihinde Yalta’da yapılmıştır.
TÜRK DÜNYASI BELEDİYELER BİRLİĞİ
Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya tarafından teklif edilerek 2003 yılında kurulmuştur.
Şu anda Balkanlardan Orta Asya’ya kadar yaklaşık 500 Belediye bu birliğe üyedir. PAZARTESİ: Doç.Dr. Abdulvahap Kara devam ediyor..
DOÇ. DR. ABDULVAHAP KARA
19 Kasım 1961 tarihinde İstanbul’da doğdu. Zeytinburnu Gazipaşa İlkokulu, Abdülhak Hamit Ortaokulu ve Yeşilköy Ticaret Lisesi’ni bitirdi. 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Yüksek Teknisyenliği Bölümü’nden mezun oldu. 1982-1985 Yeşilköy Atatürk Havalimanı Elektronik Bölümü’nde görev yaptı. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. 1987-1988 arasında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nde görev yaptı. 1988-1995 yıllarında, Almanya’nın Münih şehrinde bulunan Hürriyet Radyosu’nda, Kazak Türkçesi yayınlarda editör olarak çalıştı.
1995 yılında Türkiye’ye dönerek, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1997’de Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Kazakistan’da 1986 Almatı Olaylarının İçyüzü ve Etkileri” adlı teziyle yüksek lisans eğitimi yaptı. 2002’de “Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlığı Yolundaki Mücadelesi” adlı teziyle doktora eğitimini tamamladı.
Doktora tezi Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından “Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi” adıyla kitap olarak basıldı. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2002 biyografi dalında birincilik ödülüne layık görüldü. Türkiye’de ve Kazakistan’da yayınlanmış bir çok makalesi var. İngilizce, Almanca, Rusça ve Fransızca gibi Batı dillerinin yanı sıra Kazakça, Özbekçe, Kırgızca gibi Türk lehçelerini de bilmektedir.
TÜRK DÜNYASI’NIN 20 YILLIK İŞBİRLİĞİ SÜRECİ ve KAZAKİSTAN’IN ROLÜ (2)
AVRASYA BİR VAKFI’NIN GELENEKSEL HAFTA SONU KONFERANSLARI DİZİSİNİN BU HAFTAKİ KONUĞU DOÇ. DR. ABDULVAHAP KARA’YDI.
DOÇ. DR. ABDULVAHAP KARA’NIN “TÜRK DÜNYASI’NIN 20 YILLIK SÜRECİ VE KAZAKİSTAN’IN ROLÜ” BAŞLIKLI KONFERANSINDA ANLATTIKLARI, SÖZ KONUSU 20 YILLIK TARİHİ SÜRECİN ÇOK DİKKATLE NOT EDİLMİŞ BİR ÖZETİDİR; ALTINI ÇİZEREK OKUMALI VE HAFIZAMIZIN EN MUTENA KÖŞESİNDE SAKLAMALIYIZ.
Avrasya Bir Vakfı’nın geleneksel haftasonu konferansları dizisinin bu haftaki konuğu Doç. Dr. Abdülvahap Kara’ydı. Oturum başkanlığını Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alaeedin Yalçınkaya’nın yaptığı, “Türk Dünyası’nın 20 Yıllık Süreci ve Kazakistan’ın Rolü” başlıklı konferansında, Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın anlattıkları, söz konusu 20 yıllık tarihi sürecin çok dikkatle not edilmiş bir özetidir.
Türk Dünyası’nın son 20 yıllık işbirliği sürecini kendi açısından değerlendiren Oturum Başkanı Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, “Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan liderleri tek tek değerlendirmemiz mümkün değil” dedikten sonra, bu süreçte Nazarbayev’in yaptıklarının önemini şöyle belirtiyordu:
“ Bunlar içerisinde -Allah hayırlı, uzun ömür versin- Nursultan Nazarbayev’in Türk tarihinde muazzam bir yeri vardır. Böyle bir lider olmasaydı, bu cumhuriyetler içerisinde nüfusunun yarısı Rus olan Kazakistan’ın bağımsızlığını sürdürmesi hiç de kolay olmazdı. Kuzey bölgesinde nüfusun yüzde 80’ini Ruslar oluşturuyordu. Kazakistan’da ordudaki generaller, üst kademe yöneticileri, idari kadro, üniversitelerde akademik kadro Rusların kontrolündeydi. Kazakistan’da bunlara karşı koyacak entelektüel altyapı yoktu. Bu şartlar altında Nursultan Nazarbayev, çok muazzam bir politikayla Rusları idare ederken, halkını da kazanarak, yalnızca Kazakistan’ı değil, Kırgızistan’ı da, Özbekistan’ı da bir dönem sonra gelecek olan Putin’in istilasından kurtarmıştır.”
“ … Demokrasi diyoruz, ama zaman zaman da bilge krallar gereklidir. Bilge Kralları yaptıklarını demokrasiler yapamamıştır.
Halkın yönetime katılmasına, halkın yönetimde söz sahibi olmasına bu bölgede şiddetle ihtiyaç vardır ki, değerli Türk Lideri Nazarbayev bu konuda önemli adımlar atmıştır.”
Doç. Dr. Abdulvahap Kara da, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında, Türk Dünyası açısından çok önemli sonuçları olan bir karmaşık süreci, çok önemli kilometre taşlarıyla özetleyen ve hepimizin dağarcığında satırbaşlarıyla yer alması gereken özenle hazırlanmış bir konuşma yaptı.
Bu tarihi süreci çok önemli ayrıntılarıyla not etmiş olan Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın anlattıklarını, satır başları ve çok özet açılımları ile aktarmaya çalışmıştık. Yazımızın bu bölümünde de, Doç. Dr. Abdulvahap Kara Hocamızın 20 yıllık bir süreci özetlediği konferansında aldığımız notları aktarmaya devam ediyoruz:
“TÜRK DÜNYASI YAZARLAR BİRLİĞİ
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Türksav Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı – 1996
Avrasya Bir: Avrasya Birliği Vakfı
Avbir Avrasya Yazarlar Birliği
Diyalog Avrasya
1990′LARDA BAŞLAYAN SÜREÇ
SSCB çökmeden önce Türk Dünyasında işbirliği gündeme geldi.
TDAV Başkanı Prof. Turan Yazgan Kasım 1991’de Türk Dünyasında işbirliğinin temel şartları için dil ve kültür birliğinin sağlanmasını;
Prof. Dr. Ali Karaosmanoğlu da Türk ülkelerinin demokrasiye geçmeleri ve ekonomik reformları yapmalarını gösteriyordu.
İki görüş birbirini tamamlamaktadır.
ÖZAL’DAN İLK ve TARİHİ ZİYARET
Özal 11-16 Mart 1991 tarihinde Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Azerbaycan’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi.
Gezi bilgileri Londra ve Washington’dan alındı. Çünkü, maalesef bu coğrafyayı tanımıyorduk.
Özal’in ziyareti Cuma gününe rastlamıştı. Özal Cuma namazı kılmak istediğini bildirdiğinde, o zamanın Almatı’sındaki tek cami alelacele temizlenip ibadete hazır hale getirildi. Özal, Cuma namazını Nazarbayev ile birlikte kıldı. Halk bu durumu hem coşku hem de şaşkınlıkla karşıladı. Çünkü ateist olan Komünist toplumda bir devletadamının Cuma namazı kılması mümkün değildi.
Almatı’da Kazakistan ve Türkiye arasında ilk ticari ve ekonomik işbirliğini öngören anlaşmaya imza atıldı. Böylece ilk işbirliği anlaşması da gerçekleşti.
Özal, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’i Türkiye’ye davet etti.
NAZARBAYEV’İN TÜRKİYE’Yİ İLK ZİYARETİ
Kazakistan Cumhurbaşkanı Ağustos 1991 Moskova’da darbe girişimine cesaretle karşı çıktı. Ve darbenin bastırılmasından sonra, ilk yurtdışı ziyaretini Eylül 1991’de Türkiye’ye yaptı.
Aralık ayında ise Türkmenistan, Kırgızistan ve Özbekistan Cumhurbaşkanları Türkiye’ye geldiler.
ORTAK ALFABE KARARI
18-20 Kasım 1991 tarihinde Istanbul’da Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsünde bir araya gelen Türk Dünyasının Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkelerinden gelen 28 dil bilimcisi «Çağdaş Türk Alfabeleri» sempozyumunda 34 harfli ortak latin alfabesini kabul ettiler.
Bu toplantı 8-10 Mart 1993 yılında Ankara’da devam etti. Burada aynı karar alındı. Bunlar 1926 yılında Bakü’deki ortak alfabe toplantısından sonra yapılan ilk toplantıdır.
1991.. PEŞPEŞE GELEN BAĞIMSIZLIK KARARLARI..
31 Ağustos 1991′de Kırgızistan
1 Eylül 1991′de Özbekistan
18 Ekim 1991′de Azerbaycan
27 Ekim 1991’de Türkmenistan
Türkiye bu bağımsızlık ilanlarını dikkatle takip etti, onları tanımakta acele etmedi.
KAZAKİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞI
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev hassas dengeleri göz ederek bir kan dökülmesine meydan vermemek için bağımsızlık ilanında acele etmedi.
8 Aralık 1991’de Rusya, Ukrayna ve Belorusya Belovejskaya Puşşa’da toplanarak SSCB’ye son verdikten sonra, 16 Aralık 1991’de Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etti.
Türkiye 2 saat içinde hem Kazakistan ve hem de diğer devletleri, yani tüm 15 SSCB Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıdı.
Böylece çok büyük bir destek verilmiş olundu.
Bu, aynı zamanda, 1921’deki Yusuf Akçura’nın Mustafa Çokay’a söylediği kehanetinin gecikmeli olarak çıkmasıdır.
16 ARALIK 1991..KERİMOV ANKARA’DA
Çok ilginçtir, Türkiye tüm cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanırken, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov resmi ziyaretle Ankara’da bulunuyordu.
Ankara’da resmi görüşmelerde ilk defa Sovyet bayrağı masaya konmadı ve Sovyet Büyük elçisi Albert Çernişev toplantılara kabul edilmedi.
DEMİREL ORTAASYA’DA
Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel, Nisan 1992’de Orta Asya ve Azerbaycan’a resmi ziyarette bulundu. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’a 24 saatlik ziyaretler planlandı. Son anda Moğolistan’ın ziyaretten çıkarılmasıyla doğan boşluk Kazakistan’a daha fazla zaman ayrılarak dolduruldu.
Demirel bu gezi esnasında her sene Türk Cumhuriyetlerinden öğrenci alma projesini açıkladı. Bugüne kadar en iyi işleyen projelerden birisi bu oldu.
Bugüne kadar yaklaşık 5 bin öğrenci mezun oldu.
Halen 2700 öğrenci Türkiye’de öğrenim görüyor.
Bu gezi esnasında Ankara’da Türk Devlet Başkanları Zirve toplantısını gerçekleştirme kararı alındı.
İLK KÜLTÜR BAKANLARI TOPLANTISI
19-20 Haziran 1992 tarihinde İstanbul’da Kültür Bakanları toplantısı gerçekleşti.
Milliyet gazetesi yazarı Namık Koçak Türk bakanların bu toplantıda birbirlerinin dillerini anlamadıkları ve bu sebeple Esperanto gibi bir ortak Türkçenin gündeme geldiğini yazdı.
Bakanlar aynı yıl Aralık ayında Bakü’de tekrar toplandılar.
9-14 Temmuz 1993’de Almatı’da üçüncü kez bir araya gelen bakanlara Türk Dünyasının UNESCO’su TÜRKSOY’u kurdular. Buna daha sonra Gagavuz, Tatar, Hakas, Başkurt, Altay, KKTC ve Tuva gibi Türk halkları da katıldılar.
JESTLEŞME
1992 Ekim ayında Demirel, Nazarbayev’e telefon açtı ve son teknoloji ve Türk mühendislerinin ürünü bir gemiye Kazakistan başkenti Almatı adının verildiğini söyledi.
Bunun üzerine Kazakistan Cumhurbaşkanı Almatı’da yapılacak ilk en görkemli binaya Ankara isminin verileceğini söyledi.
Böylece Almatı’daki ilk modern hotel binası Ankara adını aldı.
İLK ZİRVE İLK HAYAL KIRIKLIĞI
30 Ekim 1992 tarihinde Ankara’da Türk Devlet Başkanlarının ilk zirvesi gerçekleşti.
Zirve öncesinde merhum Alpaslan Türkeş Türk Devletlerinin Yüksek Konseyi’nin kurulmasını bir basın toplantısında duyurdu.
30 Ekim zirvesine Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey, Nazarbayev, Akayev, Niyazov ve Kerimov katıldılar.
Bağımsız ülkelerin ilk elçilikleri Ankara’da açıldı.
Ankara Bildirisinde sorun çıkması, zirveye gölge düşürdü.
Zülfü Livaneli ve Fahir Armaoğlu Türkiye’nin hatasını kabul etti.
İLK KURULTAY 1993’TE BAŞLADI
Devlet Başkanları zirveleri siyasi açıdan önemli olurken, halkın kaynaşması için de Alpaslan Türkeş’in girişimleriyle başlayan Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayları da çok önemli görev icra ettiler.”
“(…) Yakın tarihimizin örnekleriyle, Türk Dünyası’nın 20 yıllık sürecini anlatmaya çalıştık. Bu süreç ekonomik, kültürel, siyasi olmak üzere birçok boyutu vardır, ama biz konumuz gereği, siyasal ve kültürel ilişkilerimizi anlatmaya çalıştık. Süreç devam ettiği için, eksik kalmış yönler olabilir, hatalı tespitler olabilir. Yine de bu konunun anlatılması gerekir. Çünkü bunlar tarihe malzemedir. İsterdim ki birçok akademisyen, birçok tarihçi, birçok uluslar arası ilişkiler uzmanı bu süreci irdelesin; bunun bir muhasebesini yapsın. 20 yılda nereden nereye geldik? Nerelerde hata yaptık, nerelerde başarılı olduk, bunları daha net görebiliriz. (…) Bu çalışmamızda, ‘20 yılda ne oldu’, size kuş bakışı anlatmaya çalıştık.”
Doç. Dr. Abdulvahap Kara, kendisinin bir Kazak olmasından dolayı Nursultan Nazarbayev’i öne çıkarmaya çalıştığı konusunda eleştirilebileceğini, bu nedenle, bütün kardeş ülkelerde kendisininkine benzer çalışmalar yapılarak, bu tarihi sürecin aydınlatılmasına katkı sağlanması gerektiğini belirtiyor.
M. Kemal SALLI
Önce VATAN Gazetesi Haber Müdürü
http://www.avrasyabir.org/2011/05/turk-dunyasinin-20-yillik-isbirligi-sureci-ve-kazakistanin-rolu/