TÜRK DÜNYASI ORTAK TARİHİNİ YAZMAK BİR HAYAL Mİ?
Tarihyazımı Çalıştayından Notlar
6-8 Nisan 2018’de sekiz oturumda sekiz konuşmacı, sekiz moderatörün yönetimi ve 50 kadar akademisyenin katılımıyla başarılı bir organizasyon gerçekleşti. Çalıştay Anadolu Üniversitesi’nde 6 Nisan günü büyük bir üzüntüyle başladı. Çünkü aynı şehirdeki Osmangazi Üniversitesi’nde bir gün önce dört akademisyen katledilmişti. Bu meşum olay tüm akademisyenlerin morallerini sıfıra indirdi. Ancak hayat devam ediyordu. Önceden belirlenen çalıştayın iptal edilmesi mümkün değildi, yapılması gerekiyordu. Her konuşmacı, yine de, bu olaydan duyduğu üzüntüyü belirtmeden ve taziyelerini iletmeden konuşmalarına başlayamadı.
Çalıştay’ın açılışına ve ilk oturumlarına Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan’ın bizzat katılması ve açılış konuşmasında Anadolu Üniversitesi olarak tarihyazımı çalıştayına büyük önem arz ettikleri söylemesi beni ziyadesiyle memnun etti. Çünkü genelde böyle bilimsel sempozyum ve çalıştaylara rektörler katılmazlar; rektör yardımcılarının göndermekle yetinirler. Bu sebeple Üniversite Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan’a hem bu çalıştayın üniversitesinde yapılması için tüm imkanları seferber etmesi, hem de bizzat katılarak çalıştayı onurlandırmaından dolayı teşekkürlerimi arz ediyorum.
Çalıştayın ilk oturumunda konuşan Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşağıl Türk tarihinde boyların önemine değindi ve bir model devlet üzerinden Türk tarihini anlamaya çalışmanın yerinde olacağına işaret etti. Onun fikrine göre, Göktürk Devleti bir model devlet olabilir. Bizler soru cevap kısmında bu görüşe katkı olarak, nasıl ki Türk tarihi İslam öncesi ve İslam sonrası olarak iki kategoride inceliyorsa, aynı şekilde tarihteki Türk devletlerine bir model devlet aranıyorsa o zaman İslam öncesi konargöçer Türk devletleri için Göktürk Devleti ve İslami dönem devletleri için Selçuklu Devleti’nin bir model devlet olabileceğini söyledik. Taşağıl hoca bu fikriye katılmakla beraber İslam devletleri için Karahanlı Devletinin daha iyi bir model devlet olabileceğini ifade etti. Biz aynı şekilde İslam öncesi Türklerin sosyal hayatı için de son dönemlere kadara Türklerin bozkır kültürünü yaşatmış olan Kazak, Kırgız, Başkurt, Karakalpak gibi Türk halklarının konargöçer hayatlarını model almak gerektiğini de ifade ettik.
Ahmet Taşağıl konuşmasında İslam öncesi Türk tarihinin bugüne kadar Türkiye’de ciddi bir şekilde incelenmediğinden söz etti. Onun düşüncesine göre, bunun temel sebebi, solcular halkların kardeşliğini ön plana çıkararak, İslamcı kesim ise onların Müslüman olmadığından bahisle İslam öncesi Türk devletleri tarihini göz ardı ettiler. Milliyetçi kesim ise İslam öncesi devletlerini olduğundan fazla abarttılar.
İkinci oturumda Prof. Dr. Mehmet Alpargu Türk dünyasının tarihini baştan sona el alan bilimsel ve geniş kapsamlı bir eserin mevcut olmadığını ifade etti. Yine de bugüne kadar bazı kişisel çabaların olduğuna da işaret etti. Mesela Prof. Dr. Bahattin Ögel’in iki ciltlik Tarihte Türk Devletleri eseri bunların başında gelmektedir. Diğer bir çalışma Hasan Celal Güzel’in Türkler adıyla meydana getirdiği 25 ciltlik dev eserdir. Ancak bu eser değerli ve değersizi ayırt etmeden her türlü yazıya yer vermekle eleştirildiğini de ifade etti. Üçüncü çalışmayı Azerbaycan Tarihi Enstitüsü ve Atatürk Dil Kültür Tarih Yüksek Kurumu’nun ortaklaşa hazırlamakta olduğunu ve buradaki birçok akademisyenin de bu çalışmaya yazı gönderdiğini söyledi. Daha sonraki oturumlarda Prof. Dr. Mehmet Öz Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın 1970’lerde bu manada bir Türk Dünyası El Kitabı çıkardığını hatırlattı.
Alpargu Hoca Türkistan sahasındaki devletlerin kendilerini kadim Türk devletlerinin devamı olduğunu varsayarak Türk tarihi incelemelerine büyük önem atfetmelerinin sevindirici oludğunu ifade ettiler. Ancak günümüzde bağımsız Türk cumhuriyetleri akademisyenleri ve üniversitelerinin bir ortak Türk tarihi yazma konusunda kollektif bir çalışmaya imza atamadıklarını da vurgulamadan geçemedi. Bunda Kazak, Özbek, Kırgız ve Tatar gibi sonradan Sovyet döneminde gelişen alt kimliklerin asabiyetinin ve tarihte bazı Türk devletleri arasındaki çekişme ve savaşların önemli rolü olabileceğine işaret ettiler. Bunlar arasında özellikle Çaldıran, Otlukbeli ve Ankara savaşlarına dikkat çektiler.
Bu konuda Görüş bildiren Ayhan Pala günümüzde ortak bir Türk tarihi yazmanın hayal olduğunu söylediler. O ne fikrine göre Türkiye’deki araştırmacılar Orta Asya Türk cumhuriyetleri tarihlerini, mesela Kazak tarihini, Özbek tarihini okumamışlardır. Böyle bir kollektif çalışmak için tarafların birbirlerinin tarihlerini iyi bilmeleri gerektiğini söylediler. Biz de bu fikre katılıyoruz. Türkiye’deki tarihçiler hem Orta Asya Türk cumhuriyetleri, hem de Sovyetler Birliği tarihini iyi bilmelidirler. Aynı şekilde Orta Asya ve Azerbaycan’da tarihçiler de Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihini iyi bilmelidirler. Ancak ondan sonra bu tarihçiler bir araya gelerek bilimsel ve tarafsız bir Türk dünyası ortak tarihini yazabilirler.
Üçüncü oturumda ortak Türk dünyası tarihi ders kitabı yazmak konulu oturumda konuşan Astana’daki Türk Akademisi temsilcisi Napil Bazılhan ortak Türk dünyası tarihinin yazılmasını bir hayal olmadığını, hatta onun geçen sene Türk Akademisi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu söyledi. Akademi tarafından hazırlanan bu husustaki ders kitabının Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararla önümüzdeki seneden itibaren ortaokullarda okutacağı da ifade ettiler. Salondaki akademisyenler kendilerinin bahsettikleri Türk dünyası ortak tarih kitabının akademik alanda bilimsel bir çalışma olduğunu ve bunun da herkesin her kesimin mutabakatını alabilecek çapta derin ve kaliteli yapılabilmesi için zamana ihtiyaç olduğuna vurgu yaptılar. Akademinin hazırlamış olduğunun ise ortaokul düzeyinde bir ders kitabı olduğunu söylediler. Buna benzer çalışmaların daha önce de olduğunu bir önceki oturumda ifade edildiğini de hatırlattılar. Ancak akademinin hazırlamış olduğu Türk dünyası ortak tarih ders kitabının Türk Konseyi’ne üye devletler tarafından kabul edilmiş olmasının bugüne kadar görülmemiş büyük bir aşama olduğuna özel bir vurgu yaptılar. Bundan büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade ettiler, emeği geçenlere de çok teşekkür ettiler.
Bundan sonraki oturumlarda Türk tarihinde Farsça Arapça Grekçe, Latince ve Sanskritçe gibi kaynak eserlerin çeviri sorunları, Ortaçağ Tarihi, Selçuklu tarihi, Osmanlı tarihi ve Türkiye Cumhuriyet tarihi yazımındaki önemli meseleler enine boyuna tartışıldı. Belki bu konuda aldığımız notları vaktimiz olursa ikinci bir yazıda değerlendireceğiz.
Eskişehir Anadolu Üniversitesinde 6-8 Nisan 2018 tarihlerinde düzenlenen VI. tarih yazımı çalıştayı gerçekten başarılı ve verimli geçti. Her oturuma bir buçuk saat verilmesi ve ana konuşmacının yarım saatte fikirlerini ortaya koyması ve daha sonra yaklaşık bir saat salondaki akademisyenlerin konuyla ilgili görüşlerini sunması ve böylece bir tartışma ortamı yaratılması çalıştayın verimini ve kalitesini arttırmıştır. Başta Prof. Dr. Ahmet Şimşek ve Doç. Dr. Mehmet Topal olmak üzere emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum
Prof. Dr. Abdulvahap Kara