Kazak-Özbek Birliği Mümkün Mü?
Bugün, yani 17 Haziran 2013 tarihinde Abay.kz sitesinde yer alan Kazak Türkçesindeki makalede şu sözlere yer verildi:
“Orta Asya’da uluslaşma süreçleri birbiriyle iç içe geçmiş Özbek ve Kazak halklarının isimleri de, cisimleri de tarih sahnesine aynı anda çıktılar. Bunlar aynı zamanda Altın Orda’nın varisleridir. Başka bir ifadeyle, tarih sahnesine aynı anda adımlarını atan bu iki halk aynı tarih sürecinde ortaya çıktılar. Bu sebeple de bunların bir insanın iki ayağı gibi birbirleriyle yarışıyorcasına adım atmaları çok doğaldır.
Bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından bu ülkelerin karşılıklı ilişkileri çeşitli aşamalardan geçmektedir. En önemlisi Kazakistan ve Özbekistan Türk dünyasında Türkiye’den sonraki en güçlü ülkeler olmasıdır. Burada iki ülkeyi birbirinden ayırarak biri diğerinden daha öndedir demek yersizdir. Belki biri alanda, ötekisi öteki diğer alanda bir adım önde olabilir demek daha doğrudur. Sonuçta Kazakların Özbeklerden, Özbeklerin Kazaklardan öğreneceği çok şey var. Bu da bağımsızlığın asil aşamalarından birisidir. Mesela, Kazakistan küresel dünya ile entegrasyon ve burada itibarlı bir konuma ulaşmada birçok arayışlar ile sonuçlara ulaşmış ise, Özbekistan da kendi iç yapısını kuvvetlendirmede ve milli devleti geliştirmede kendi modelini oluşturmaktadır. Demek ki, komşu ve kardeş bu iki ülke birbirlerinin eksikliklerini tamamlayarak aynı seviyede gelişmişliği yakalayabilirler.
Yeni tarihin önümüze çıkarmış olduğu fırsatları değerlendiremediğimiz anlar da, hiç şüphesiz, mevcuttur. Mesela eğer Kazaklar ve Özbekler birbirlerini görmezden gelerek ve rekabet ederek vakit geçirmemiş olsalardı, belki şimdiye kadar Orta Asya Birliği oluşturulmuş olurdu ve Avrasya jeosiyasetinde şimdiki politik durum belki de çok farklı şekillenmiş olabilirdi? Belki de “ağabeylik taslayan” Rusya ve Çin’i kendi yerlerinde bırakmış olmasalar bile, siyasi kararsızlık hallerinden kurtulmuş olacağımız günlere daha erken kavuşmuş olabilirdik. Belki Ulu Türkistan Birliği’ni çoktan kurmuş olurduk. Ne dersek, diyelim, ulu tarih süreci yeni başladı. Odan vazgeçmek de, ümit kesmek de yersizdir. Bu iki halkın görmedikleri daha çok olsa da, bugüne kadar yaşadıklarımızda sonuç çıkartarak yol haritası çizebilecek kadar tecrübeler vardır.
Gözlemcilerin yorumlarına bakılırsa, Özbekistan ve Kazakistan iki büyük mesele de aynı düşünüyorlar: bölgedeki önemli su ile enerji meselesi ve Afganistan’a yönelik siyasi adımlar. Belki bunlara Avrasya bölgesindeki ortak menfaatleri ve Türk dünyasındaki önemli meseleleri de ekleyebiliriz. Eğer herhangi bir şekilde Kazak-Özbek birliği ortaya çıkarsa, o zaman sadece Orta Asya bölgesinde değil, aynı zamanda tüm dünyada da Türk dünyasının sesinin de gür çıkacağı yolundaki ümitler daha artacaktır. Uluslararası alanda stratejik sistemde böylesine bir gelişmeye yol açacak bu birliğe ihtiyaç var.”
Evet, Sırım Dat makalesini böylece noktalıyor. Biz de onun Kazak-Özbek dostuluğunun pekişmesinin önemli gelişmelere yol açacağı fikrine katılıyoruz. Ayrıca, bir diğer önemli gelişmenin daha olmasını ve Özbekistan’ın Kazakistan ile yaptığı stratejik ortaklık anlaşmasının bir benzerini, en yakın gelecekte Türkiye ile de yapmasını temenni ediyoruz.
Abdulvahap Kara