Kırım’ı İşgal Eden Rusya Dünya Barışını Tehdit Ediyor

Rusya’nın Ukrayna’nın Kırım Özerk Cumhuriyeti’ne Rus bayrağı astırması ve asker çıkarması sadece Ukrayna’yı değil, aynı zamanda ABD, İngiltere ve Fransa’ya da meydan meydan okuması anlamına geliyor. Çünkü, adı geçen ülkeler 5 Aralık 1994’te Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması konusunda teminat verilmesini içeren Budapeşte Memorandumu’na imza atan ülkelerdir. Ukrayna bunun karşılığında kendisini ABD ve Rusya’dan sonra dünyanın 3. büyük nükleer gücü yapan atom silahlarından vazgeçmeyi kabul etmişti.

Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra, Rusya, Beyaz Rusya, Kazakistan ve Ukrayna topraklarında konuşlanmış 2,700 nükleer füzeyi miras olarak devir aldı. Dünyanın gelişmiş ülkelerini ise bu kitlesel ölüm silahların yeni bağımsız devletlerde yanlış kullanımı veya başka ülkelerin eline geçme ihtimali kaygılandırmaktaydı. Bundan dolayı, Sovyetler Birliği’nden miras kalan atom silahlarının düğmesi üzerinde kaç parmağın olacağı soruluyordu.[1]

 


TÜRK TÜRK DEĞİLDİR, HAKİKİ TÜRK DOMBIRADIR

Türkiye’de Yerel Seçimler Öncesinde Dombıra Halkın İlgi Odağı Oldu.

Türkiye’de seçimlerin kendine özgü bir tarzı vardır; her zaman düğün, şenlik havasında şarkılı türkülü geçer. Bundan dolayı seçime katılan partiler bestekarlara sipariş verirler ve seçim için özel şarkılar hazırlatırlar. Bu şarkılar seçim süresince cadde ve sokaklarda toplantı salonlarında devamlı çalınır. Bu sene 30 Martta yapılacak yerel seçimlerde de her parti seçim için kendi müziklerini belirleyerek seçim kampanyalarını başlattı. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim müziği toplumun dikkatini Kazakların milli çalgısı dombıraya, gazetecilerin dikkatini ise dombıra konusunda bilgi alabilecekleri Türkiye’deki Kazaklara çekti.


“ТҮРІК ТҮРІК ЕМЕС, НАҒЫЗ ТҮРІК ДОМБЫРА” ТҮРКИЯДА ЖЕРГІЛІКТІ САЙЛАУЛАР ҚАРСАҢЫНДА ДОМБЫРА ХАЛЫҚ ҚАЛАУЛЫСЫ БОЛДЫ

Түркияда сайлаулар әрқашан той-думан, өлең-ән жағдайында өтеді. Сол үшін сайлауға қатысатын партиялар композиторларға тапсырыс беріп сайлауға арналған өлеңдер жаздырады. Бұл өлеңдер сайлау өткенше, көшелерде, жиналыстарда дауыс зорайтқыш аппараттардан беріліп отырылады. Биыл 30 наурыз күні болатын жергілікті сайлауларда да әр партия сайлау үшін өздерінің әндерін белгілеп сайлау науқандарын бастап кетті. Түркияның билік басындағы Режеп Тайип Ердоған  жетекшілігіндегі «Әділет және өрлеу» партиясының белгілеген сайлау әні халықтың назарын қазақтың ұлттық аспабы домбыраға, ал журналистердің назарын  осы домбыраның иесі Түркия қазақтарына аударды.


Hazine-i Evrak’ın Kuruluşunun 167. Yılı ve VIII. Arşivcilik Günü Etkinliği

Türk Arşivler Derneği’nin Kağıthane Kültür Merkezinde bugün, yani 13 Kasım 2013 tarihinde “Hazine-i Evrak’ın Kuruluşunun 167. Yılı ve VIII. Arşivcilik Günü” toplantısı gerçekleşti. Osmanlı Arşivleri’nin Kağıthane’deki yeni binası ve ona bir kaç yüz metre mesafedeki toplantının yapıldığı Kağıthane Kültür Merkezi Mimar Sinan Güzel Sinan Üniversitesi’nin Fen-Edebiyat Fakültesi’nin Şişli Bomonti’de yerleşkesine özel araçla beş dakikalık yakınlıktadır. Bu sebeple 1987-1988 yılları arasında Osmanlı Arşivlerinde bir yıl görev yapmış bir tarihçi olarak davet gelince bu etkinliğe katılmamazlık edemezdim. Ancak, dersten dolayı biraz gecikmeli olarak katıldım.



ТҰРҒЫТ ӨЗАЛ ЖӘНЕ ТҮРКІ ДҮНИЕСІ

Қазақстанның тәуелсіздігін екі сағат ішінде бірінші болып таныған ел – Түркия. Мұны бүкіл қазақ халқы біледі және Қазақстан Президенті Нұрсұлтан Назарбаевтан бастап Қазақ елінің бүкіл мемлекет қайраткерлері Түркия мен Қазақстан байланыстары сөз болғанда осы жағдайды еске алып, түрік халқына деген алғыстарын атап өтпей қоймайды.


Расында да бір елдің екінші бір елдің тәуелсіздігін екі сағат ішінде тануы – тарихта бұрын-соңды кездеспеген уақиға. Мұндай тарихи шешімді түрік мемлекет қайраткерлері қандай себептермен алды? Таяуда Стамбұлда түрік тілінде жарық көрген “Тұрғыт Өзал және түркі дүниесі (Түркия – түркі республикалары байланыстары 1983-1993)” атты кітабында белгілі ғалым Әбдіуақап Қара осы және басқа да маңызды мәселелерде Түркияның, әсіресе ол кездегі ел президенті Тұрғыт Өзалдың саясаттары туралы кең тоқталған.


TARİH, TARİHÇİ VE TARİHÇİLİK

11-12 Mayıs 2012 tarihinde katıldığım “Bağımsızlıklarının 20. Yılında Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ile İlişkileri” uluslararası sempozyumundan dört gün sonra bir daha Marmara Üniversitesi’ne gittim. Çünkü, bir ay öncesinden Tarih Bölümü öğrencilerinin İlm-i Kadim Kulübüne 16 Mayısta düzenleyecekleri “Tarihçi ve Tarihçilik” konulu panele konuşmacı olarak katılmaya söz vermiştim.

Aslında panelin konusunu ilk olarak duyduğumda şaşırmadım desem yalan olur. Önemli, önemli olmasına karşın Türkiye’de biz tarihçilerin ihmal ettiği, pek toplantı ve konferanslar düzenlemeyi düşünmediği bir konuyu öğrenciler ele almaktaydı.

Ayrıca benden başka panelde Prof. Dr. Mehmet İpşirli ve Yrd. Doç. Hakan Erdem de konuşmacıydı. İpşirli benim 30 yıl önce 1982’de İstanbul Üniversitesinde Tarih eğitimine başladığımda hocamdı. Ancak 1986’da mezun olduk ve 7 yıl Almanya’da gazetecilik yaptıktan sonra yurda döndüm, İpşirli hocamla toplantılarda ayakta hal hatır sormanın ötesinde yanyana gelmişliğimiz olmadı. Bu vesileyle, hocamla aynı masada yanyana oturup tarihçiliği konuşmak benim için özel bir öneme haiz bir mutluluktu. Tesadüfen de olsa, bu birlikteliği sağladıkları için öğrencilere ayrıca bir teşekkür borçluyum.


АТАТҮРІКТІҢ ТАРИХ РЕФОРМАСЫ ЖӘНЕ ТӘУЕЛСІЗ ҚАЗАҚСТАННЫҢ ТАРИХНАМАСЫ

Біз бұл баяндамамызда, туысқан ел Түркияның Османдық мемлекеті дүниежүзілік соғыста дұшпан тарапынан құлатылып ел талан таражқа түскеннен кейін Мұстафа Кемал Пашаның айналасында бірігіп ұйымдасқан түрік халқы құрған жаңа мемлекет Түркия республикасының өз тарихын жазу барысында осындай қыйыншылықтармен бетбет келгендегі тәжрибесін атап өтпекпіз.

Ататүріктің тарих реформаларын жасауына негізінен үш мәселе түрткі болды.

  1. Жаңа ұлттық мемлекетке сай ұлттық тарихты қалыптастыру
  2. Еуропалықтардың түрік халқы жайындағы жаңсақ пікірлеріне жауап беру
  3. Жас мемлекетті баянды ету

 


TÜRKİSTAN AYDINLARININ MİLLÎ MÜCADELEYE BAKIŞI

Türkiye’nin yeniden doğuşunun temellerinin atıldığı 1919 – 1923 yılları arasında yürütülen milli mücadele döneminde Türkistan Türkleri de benzer bir çaba içindeydi. Milletler Hapishanesi olarak adlandırılan Çarlık Rusyası 1917’de ard arda gelen Şubat ve Ekim İhtilalleriyle çökmüştü. Rusya Türkleri Çarlık Rusyasından sonra ortaya çıkacak yeni siyasi yapılanmada kendi milli devletlerini kurmak için büyük bir mücadeleye atılmışlardı. İşte böyle bir ortamda dahi Türkistanlı aydın ve devlet adamlarının Türkiye’deki milli mücadeleyi dikkatle izledikleri görülmektedir.


Çarlık Rusyasının yıkılmasından sonra, 1920 ve 1930’lu yıllarda ihtilallerin yaşandığı Orta Asya’da Bolşevik hâkimiyetinin tesis edilmeye çalışıldığı kargaşa ve karmaşanın yaşandığı ortamda, Türkistanlıların Türkiye ile fazla ilgilendiği söylenemez. Bu dönemde Türkistan’da Başkurt, Alaş Orda ve Türkistan veya Hokand Milli Muhtar devletlerini kurma teşebbüsleri olmuşsa da kalıcı bir başarıya ulaşamamıştı. Türkistan’daki aydınlar, o dönemde hangi safta olurlarsa olsunlar, ister milli demokratik görüşte, isterse Bolşevik taraftarı olsun, Anadolu’daki mücadelenin başarısı için gönülden destekçi olmuşlardır.

Biz bu yazımızda bu iki karşıt görüşteki aydınların milli mücadele hakkındaki yorum ve görüşlerini dile getirmeye çalışacağız.


DÜNYADA MİLLİ MARŞ GELENEĞİNİ İLK BAŞLATANLAR TÜRKLERDİR

12 Martın İstiklal Marşımızın 92. Kabul yıldönümü vesilesiyle 8 Mart 2012 tarihinde Zeytinburnu ilçesinde kızımın öğrenim gördüğü Kazlıçeşme Abay İlköğretim Okulunda bu konuda bir konferans verdim.

Bu vesileyle milli marşlar konusunda küçük çaplı bir araştırma yaptım. Bu sırada aklıma “acaba dünyada ilk defa hangi millet milli marşı bestelemiş” diye bir soru takıldı. Bu hususta İngilizce internet sitelerini taradım.

Sonuçta dünyada ilk marş olarak 1560’larda belirli günlerde çalınan Wilhelmus marşının adını geçmektedir. Bu Hollanda ulusal marşının en eski şeklidir.

Fakat bugünkü modern manada resmi ilk marş olarak İspanya’nın 1770 yılında bestelenen Marcha Real isimli marşı kabul görmektedir.


TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN KURTULUŞ SAVAŞI’NA VE CUMHURİYET’E KATKILARI

{jcomments on}

Abdulvahap KARA*

Türkistan Türkleri Atatürk’ün başlattığı Kurtuluş Savaşı’na ve yeni Türk Devletinin kuruluşuna kayıtsız ve ilgisiz kalmamışlardır. 1917 yılında Çarlık Rusyasını yıkan Bolşeviklerin estirdiği hürriyet havasında kendi milli devletlerini kurma gayret ve sıkıntısı içinde olan Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Tatar ve Azeri Türkleri başlangıcından itibaren Anadolu’da yürütülen mücadeleye de olağanüstü büyük ilgi ve yakınlık göstermişlerdir. Bu yakınlığın artmasına Rusya’da 1905 ve 1917 ihtilallerinden sonra ortaya çıkan hürriyet havasında, Rusya Türkleri arasında büsbütün kuvvet bulan Türkçülük cereyanları sebep olmuştu. Bu dönemde Türkistan Türkleri arasında siyasi faaliyet ve bilhassa dergi ve gazete yayınları artmıştı[1]. Milli şuur kuvvetlenmişti.