Kazakistan’da Bir Altın Adam Daha Bulundu!

Daha doğru ifadeyle, bir Altın Kadın, Altın Prenses bulundu. Bilindiği gibi son zamanlarda Kazakistan’da altın adam bulunduğu haberlerine sıkça rastlıyoruz. Bu altın adamlar M.Ö. devirlerde veya M.S. ilk asırlarda hüküm sürmüş Saka ve Hun Türklerine aittir. Çok sayıda altın elbiseyle gömülmüş böyle altın adamların bulunması, o dönemde Türklerin atalarının müreffeh bir hayat yaşadıklarının delili sayılmalıdır.

Bilindiği gibi, ilk altın adam 1970’da Esik Kurgan’da bulunmuştu. Son yıllarda Kazakistan’da yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında beş-altı altın adam daha bulunduğu biliniyor. Altın elbiseleriyle gömülen bu insanların hükümdar ailesine mensup prens veya kağanlar olduğu ifade ediliyor.


Kazakistan Bağımsızlık Tarihinin Dönüm Noktalarını Oluşturan Liderler: Kenesarı Han, Mustafa Çokay ve Nursultan Nazarbayev

Kazakistan Cumhuriyeti’nin iki asrı aşan bağımsızlık tarihine baktığımızda üç lider göze çarpar. Bunlar Kenesarı Han, Mustafa Çokay ve Nursultan Nazarbayev’tir. Elbette bu bir bakış açısıdır. Başka bakış açılarından farklı liderlerin öneminden de söz edebilir.

Ancak, biz Kazakistan’ın bağımsızlık tarihini “Çarlık Rusya”, “Sovyetler Birliği” ve “Bağımsızlık Dönemi” olarak üç döneme ayırdık ve her dönem için bir lider tespit ederek onun şahsında bağımsızlık tarihini ana hatlarıyla ele almayı uygun bulduk.


İstanbul Üniversitesi Türkmen Milli Şairi Mahtumkulu’nu Anma Toplantısından Notlar

Türkmen yazılı edebiyatının kurucusu sayılan Mahtumkulu dünyada az şaire nasip olan halkıyla bütünleşmiş bir milli şairdir. XVIII. yüzyılda yaşamış olan Mahtumkulu XXI. yüzyılda da Türkmenler için önemini ve değerini korumaktadır. Türkmenistan, Afganistan, Türkiye ve İran gibi dünyanın birçok ülkesine yayılmış olan tüm Türkmen boyları için aynı derecede önemlidir. Bu sebeple Türkmenlerin ortak değeri ve birleştirici unsurudur. Böyle halka mal olmuş şairlere sadece Türk halkları değil, dünya halkları arasında da ender rastlanır.

Böylesine dünya çapında bir şairin 23 Mayıs 2013 günü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen anma etkinliğine “Mahtumkulu ve Modern Türkmenistan” başlıklı bir konuşma ile katıldık. Bundan dolayı kendimi bahtiyar addediyorum. Bu anlamlı etkinliği düzenleyen İÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özkan başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.


Muğla Üniversitesi II. Türk Dünyası Bilim ve Kültür Şöleninden Notlar

8-10 Mayıs 2013 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünün düzenlediği II. Türk Dünyası Bilim ve Kültür Şölenine “Türkiye-Kazakistan Arasında Tarihi, Kültürel ve Edebi Bağlar” başlıklı bildiri ile katıldım. Başarılı bir toplantı oldu. Bu toplantının düzenlenmesinde, başta Yrd. Doç. Dr. Ali Abbas Çınar olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Pervin Çapan, Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün ve Muğla Valisi bu toplantıya büyük destek verdiler.


Анадолыдағы ағайын

Осыдан бір жыл бұрын өзім­нің жақын досым Бағай Назарбай Ыстамбұлға барып, белгілі ғалым, профессор Абдулуақап Қарамен танысып, ол кісіде Түркия қазақтарының ішінен шыққан Сармолла және Жармұ­хам­мед атты күйшілер туралы де­рек­тердің бар екенін айтып келді. Кейін Ыстамбұлға барғанымда ол кісі­мен таныстым.


Ұшақтан түсе салысымен Абду­луа­қап Қара мырзаға хабарласып, ертеңіне кездесетін болып келіс­тік. Профессор Абдулуақап Қара – әлемдік деңгейдегі белгілі ғалым, былтыр ғана Мұстафа Шоқай­ды зерттеп, Астанадағы Л.Н.Гу­милев атындағы Еуразия ұлттық уни­верситетінде кітабының тұсау­кесерін өткізген. Қазақ дегенде ішкен асын жерге қоятын ұлтжанды ғалым Ыстамбұлдағы Мирмар Синан университетінде тарихтан дәріс оқиды екен. Ертесі түс ауған уақытта Әбекеңмен бір шайханада кездесіп, әңгіме-дүкен құрдық. Ол кісі маған Сармолла күйші жай­­лы біраз мағлұматтар бере ке­­ле, Сармолла күйші мен оның шә­­кірті Жармұхаммед хафыз (хафыз – құранды жатқа білетін адам, қазақтар афыз деп кеткен) тартқан ха­лық күйлерінің үнтаспасын бе­ретін болып келісті. Осы кездесу ба­рысында Жармұхаммед туралы да біраз әңгіме қозғалды.


Қазақтың латың әріптері жүйесін жасағанда Байтұрсынның “төте жазуын” башлыққа алған дұрыс

Аршат Оразов баурымыз ғаламторда кириллицада жазылған қазақша мәтіндерді түркі халықтарына арналған 34 әріптік таңба негізінде латынға аударатын жақсы бағдарлама жасапты. Үлкен рахмет. Тәжірибе етіп көрдім. Бір неше түзетулер кіргізілсе өте тамаша бағдарлама болғандай екен. Қараңыз: http://www.kereknews.kz/translit.html

Біріншіден: Бару, келу деген сөздердің соңындағы “у” әрпі латын болғанда –üv, -uv” түрінде келсе жақсы болады. Сонда ол baru, kelü емес, baruv, kelüv түрінде жазылуға тиіс.

Екіншіден: Қазақта “і” және “и” деген екі әріп бар. Мұның екеуін де латын әріптерінде бір қана “і” әрпімен жазған дұрыс болмайды. Сондықтан “і” деген әріпті “і” мен, ал “и” деген әріпті “iy – ıy” деп екі әріппен жазса дәл келеді.

Мисалы; сенің, мәтін, иман, қисын сөздерін seniñ, mätin, iyman, qıysın деп жазған дұрыс.


Kazakistan’ın Latin Harflerine Geçmesi Çağın Gereğidir

15 Aralık 2012 tarihinden beri Kazakistan’da Kiril’den Latin alfabesine geçiş meselesi hararetli tartışmalara konu olmaktadır. Bu çok yerindedir. Çünkü, böylesine önemli bir konu, elbette, toplumun tüm kesimlerince etraflıca tartışılmalıdır. Bunun sonucunda Kazak toplumunun isabetli bir tercih yapacağı şüphesizdir.

Tartışmaların başlamasına Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in 15 Aralık 2012’de yaptığı  Ulusa Sesleniş konuşmasında Kazak ülkesinin 2025 senesinde Latin harflerine geçeceğini belirtmesi sebep oldu. Bu konuda fikir beyan edenlerin çoğunluğu Kazakistan’ın Kiril’den Latin’e geçmesinin bir ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Küçük bir kesim Kiril harflerini terk etmemek gerektiğini savunuyorlar. Bunların arasında Kazakistan’da resmi dil Kazakça’nın güçlendirilmesi yönünde büyük gayretleri olan ve Türk dünyasında da tanınmış bir şahsiyet olan Muhtar Şahanov’un da yer alması şaşkınlık yarattı. Hatta Muhtar Şahanov ve çoğunluğu belirli yaşın üzerinde Kazak aydın ve yazarlarından oluşan 66 kişi Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e Latin’e geçilmemesi hususunda bir açık mektup da yayımladılar.


Kazakistan Latin Harflerine Geçiyor Mu?

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev 15 Aralık 2012’de yaptığı geleneksel ulusa sesleniş konuşmasında Kazak ülkesinin 2025 senesinde Latin harflerine geçeceğini ifade etti. Bundan sonra bu konu Kazakistan ve Rusya basınının gündeminde geniş yer almaya başladı. “Latin harflerine geçmeli miyiz, geçmemeli miyiz?” şeklinde bir soru artık yersizdir. Kazakistan’da Latin alfabesine geçiş kesinleşti. Şimdi soru bu geçişin “ne zaman ve nasıl” gerçekleşeceği hususundadır.

Uzmanların yorumlarına bakılırsa, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in bu konuyu gündeme getirmesinin altındaki sebep sosyal ve kültürel olmaktan ziyade siyasidir.  Ancak, Cumhurbaşkanı Nazarbayev Almatı’daki köşkünde her sene geleneksel olarak edebiyat ve kültür adamlarına verilen ödül töreninde yaptığı konuşmada Latin harflerine geçişin altında herhangi bir siyasi amacın olmadığına vurgu yaptı.


Қазақстанның латын әліпбиіне көшуі заман талабы

Бүгінгі таңда қазақ қоғамында латын алфавитіне өту мәселесі қызу талқыланып жатыр. Өте дұрыс, мұндай маңызды да өзекті мәселе әрине осылайша қоғамның түрлі қатпарлары тарапынан оңды солды талқылануға тиіс. Осының нәтижесінде қазақ елі ұтымды бір шешімге келері сөзсіз.

Осы орайда пікір айтқан азаматтардың көпшілігі Қазақстанның кириллицадан латынға көшуінің қажеттілігіне баса көрсетіп жатыр. Аз ғана адам осы кириллицада айнымай қалу жайында уәж айтуда. Олардың бұл үшін айтар бір ғана себебі бар: ол, латын әріптеріне өткен жағдайда, соған дейін кириллицада жазылған кітаптар, мақалалар, журналдар не болады; Келер ұрпақ осылардағы бай рухани мәдени мұрадан көз жазып қалады деген алаңдаушылық.


Mustafa Çokay Kazakistan Bağımsızlığına Adanan Ömür

Bizim Mustafa Çokay’ın hayatı ve mücadelesi ile ilgili olarak 2002’de İstanbul’da Türkçe ve 2004’de Almatı’da Kazakça yayınlanan kitabımız Fransızcaya çevrildi. L’Harmattan yayınevinde Ocak ayının ortasında yayınlanan kitabı Fransızcadan Aylin de Tapia çevirdi, bilimsel açıdan çevirinin kontrolünü Prof. Dr. Stephane de Tapia gerçekleştirdi. Kitap kapağındaki yağlıboya Çokay resmi Almatı’daki Temirbek Jürgenov Güzel Sanatlar Akademisinden doçent Abilkasım Sarsenbayev’ten alındı.