Altın Elbiseli Adam Sergisi Arkeoloji Müzesinde Açıldı

Kazakistan Kültür Günleri çerçevesinde İstanbul Arkeoloji Müzesinde Altın Elbiseli Adam sergisi 10 Ekim 2012 tarihinde açıldı. Sergiye konu olan Altın elbiseli adam Kazakistan’ın Alma-Ata kentinin yakınlarındaki Esik kasabasında 1969 yılında tesadüfen bulunmuştu.

O zamanlar bu önemli buluntu tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de büyük bir yankı uyandırmıştı. Bu, Türk Tarih Kurumu tarafından üç ayda bir yayınlanan Belleten’in Temmuz 1969 tarihli 131. sayısında “Milâttan Önce Dördüncü Yüzyıla Ait Türkçe Yazıtlar Bulundu” başlıklı kısa bir haberle duyuruldu. Konuyla ilgili bilgi verildikten sonra, Türk Tarih Kurumu’nun Moskova’daki Türk Büyükelçiliğine ve Sovyet İlimler Akademisi’ne mektup yazarak bu husustaki yayınların gönderilmesini istediği ve bunlar geldikten sonra incelenerek edinilecek bilginin tarih kitaplarına geçmesinin sağlanacağı açıklanıyordu.

Ancak, başlığı tamamıyla altınla süslü ve altınlarla at, aslan, yabani koyun,  geyik ve dağ keçisi figürleri işlenmiş altın elbiseli adam hakkında sabırsızlıkla beklenen bilgiler bir türlü gelmedi. Nihat Atsız da Belleten’in bundan sonra çıkan sayılarını merakla bekleyenlerdendir, ama dergide bir daha bu konuda yazı çıkmaz.

Atsız, beklediği yazıyı Devlet gazetesinde Hasan Oraltay’ın yazısında bulur. Hürriyet radyosunda görev yapmakta olan Oraltay Kazak gazetelerindeki bilgilerden derleyerek yazdığı makalesinde şunları söylemektedir:

http://www.youtube.com/watch?v=CyUr4_GEwTE&feature=plcp

“Kemeri ise som altındandır. Bu altınlar üzerindeki işlemeler büyük bir sanat  eseridir. Sağ kolundaki kılıcı, sol tarafındaki bıçağının kını ve kamçısı da hep altınla kaplıdır. Kimyevî  usullerle yapılan incelemelere göre altın giyimli adamın 18 yaşlarında olması gerekmektedir. Sağ elindeki iki altın yüzükten birinde insan resmi vardır. Bu mezarda 4000 tane altın eşya bulunmuştur. Fakat bir de gümüş eşyalar vardır ki, asıl mühim olanlar bunlardır. Çünkü bir gümüş kepçenin dibinde 26 harfli bir yazı görülmüştür. Bunlar bizim bildiğimiz Gök Türk (Orkun) yazılarına çok benzemekte, bazıları da onlarla ayniyet göstermektedir.”

Atsızların 1969’da heyecanla geniş bilgi bekledikleri Altın Elbiseli Adam, aradan 43 yıl geçtikten sonra İstanbul’a gelmiş bulunmaktadır. Bu büyük bir nimettir. Bu sergi daha önce Fransa, Almanya gibi ülkelerde bir hafta kadar sergilenirken, bu süre Türkiye’de bir aydır. Bu hususta yetkililer Türkiye’ye büyük bir önem atfettiklerini söylemektedir.

Bu karar yerindedir. Tabiri caizse, Kazak yetkililer Türkiye’ye Anadolu Türklüğünün en eski cetlerinin, Saka Türklerinin kültür mirasını getirmektedir.

Eserin sergilendiği yer İstanbul Arkeoloji Müzesidir. Burada M.Ö. dönemlere ait Anadolu uygarlıklarının taş ve mermerlerden yapılmış heykelleri bulunmaktadır. Onlar gibi M.Ö. döneme ait Altın Adam sanki taş adamlara konuklamaya gelmiş gibidir. Bu da kaderin garip bir tecellisi olsa gerek. Öte yandan bunu Anadolu arkeolojisi ile Orta Asya arkeolojisi araştırmalarının birleşmesinin başlangıcı olarak da görmek mümkündür. Çünkü, Türkiye’de Anadolu arkeolojisi uzmanları Orta Asya’yı, Orta Asya’daki arkeologlar da Türkiye arkeolojisini bilmezler. Oysa iki tarafın birbirine aktaracaklar tecrübeleri muhakkak vardır.

9 Kasıma kadar sürecek bu sergi kaçırılmamalı. 43 yıl önce Anadolu Türklüğünün bulunmasıyla ilgili haberleri duyarak heyecanlı, hakkında daha çok bilgi almak için sabırsızlandığı Altın Elbiseli Adam’ın kendisi gelmiş bulunmaktadır. Bu serginin açılmasına katkıda bulunan Türkiye Kültür Bakanlığına ve Kazakistan Büyükelçilik yetkililerine ne kadar teşekkür etsek azdır.


Mustafa Çokay’ın Berlin’de Türkistan Gençlerine Seslenişi

Bugün Kazakistan, Kırgızistan, Karakalpakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan şeklinde Genç Hükümetin gücünü altı cumhuriyete parçalanmış olan Türkistan bölünmez bir bütün ülkedir.

Halkının kanı bir, dili bir, dini bir, maksadı bir. Türkistan’ın maksadı: kendi kurtuluşu olan millî hükümetini kurarak serbest olmak ve bağımsız bir hükümet olarak yaşamaktır. Halkı çoktandır bu işe sarılmış çalışmakta ve kan dökerek savaşmaktadır. Ümidimiz güçl ve devletimizin geleceğine inanıyoruz.


Мұстафа Шоқайдың Берлинде Түркістан жастарына үндеуі

Бүгін Қазақстан, Қырғызстан, Қарақалпақстан, Өзбекстан, Түркменстан, Тәжікстан деп жас үкімет күшін алты жұмхұриятқа бөліп тұрған Түркістан бөлінбес айрылмас бір өлке.

Халкының қаны бір, тілі бір, діні бір, максады бір. Түркістанның мақсады: өзінің кұтылуы, ұлттық үкіметін құрып тәуелсіз болып өз алдына бір үкімет болып тұруы. Халкы көптен бұл жұмысқа жанталасып жұмыс істеп қан төгіп соғысып келеді. Үмітіміз зор, мемлекетіміздің келешегіне сенеміз.


Түркияда “Тұрғыт Өзал және түркі дүниесі” кітабы жарық көрді

Ыстамбұлда тұратын қандасымыз, белгілі ғалым Әбдіуақап Қараның “Тұрғыт Өзал және түркі дүниесі (Түркия – түркі республикалары байланыстары, 1983-1993)” атты кітабы қыркүйек айының аяғында Ыстамбұлда түрік тілінде жарық көрді.

Кітаптың жарық көруі Түркияда Тұрғыт Өзал өлді ме, өлтірілді ме деген мәселе төңірегінде талқылаулар шарықтау шегіне жеткен мезгілге дөп келді. Бұрынғы президент 1993 жылы, 17 сәуірде жүрек талмасынан дүние салғаны ресми түрде айтылғанымен, Өзалдың өз ажалынан емес, у беріліп өлтірілгені, әсіресе оның туыстары мен кейбір жақын саясаткерлер тарапынан алға тартылуда. Осы күдікті аныөтау үшін Түркия Президенті Абдолла Гүлдің нұсқауыен екі күн бұрын, атап айтқанда 2 қазан күні марқұмның сүйегі медициналық тексерулер үшін бейіттен қайта көтерілді. Заң министрі Садолла Ергин Өзалдың мүрдесі 19 жылда көп бұзылмағанын, сол қалпында екенін айта келіп, мұны таң қаларлық оқиға деп бағалады.

Сот-медициналық тексерулер орталығына жіберілген мүрде мен бейіттен алынған топыраққа жүргізілетін тексерулердің 2-3 айдан кейін нәтиже беретіні айтылды.


Turgut Özal ve Türk Dünyası çalışmamız yayınlandı

Özal döneminde Türkiye – Türk Cumhuriyetleri ilişkilerini ele alan Turgut Özal ve Türk Dünyası (Türkiye – Türk Cumhuriyetleri İlişkileri 1983-1993) isimli çalışmamız Eylül ayının sonunda İstanbul’da IQ Sanat ve Kültür Yayınevi tarafından yayınlandı. Kitabın yayınlanması Özal’ın ölümüyle ilgili şüpheleri aydınlatmak amacıyla mezarının açıldığı günlere denk geldi.

Bu durum kitaba ilgiyi arttırdığı gibi, yanlış anlamalara da sebebiyet vermektedir. Nasıl bir yanlış anlama derseniz, günümüzde bazı insanlar güncel konularda bir ayda kes-yapıştır metoduyla çala kalem kitap hazırlayıp piyasa sürüyorlar. Böylece kitaptan para kazanmayı amaçlıyorlar.


İbni Arapşah’ın Timur Konusundaki Eserini Artık Türkçe Okuyabileceğiz

Selenge Yayınevi Türk tarihinin önemli kaynaklarından birini daha Türkçeye kazandırdı. Timur döneminin anlatan en önemli kaynaklardan olan İbni Arapşah’ın eseri Acâibu’l Makdur (Bozkırdan Gelen Bela) ismiyle yayımladı. Orjinal tam ismi Acaibu’l Makdur fi Nevaib-i Timur olan ve TürkçeyeTimur’un Yol Açtığı Felaketler Konusunda Kaderin Cilveleri şeklinde çevirebileceğimiz eser Timur konusunda önemli kaynaklardan sayılmaktadır.

Atatürk’ün de büyük hayranlık beslediği Timur hakkında bilgi veren Arapça ve Farsça kaynaklardan Nizameddin Şami’nin Zafernamesi hariç hiçbirinin bugüne kadar Türkçe’ye çevrilmemiş olması düşündürücüdür.


Kazakistan – Özbekistan İlişkilerinde Yeni Bir Dönem Başlıyor

6-7 Eylül 2012 tarihinde Kazakistan’a resmi ziyarette bulunan Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov Kazak meslektaşı Nazarbayev’e daha sık görüşmeleri gerektiğini söyledi. Kazakistan Devlet Haber Ajansı KazAqparat’ın bildirdiğine göre, Nazarbayev ile Astana’da yaptığı görüşmede Kerimov “Özbek halkı olarak bizler halklarımızın asırlar ötesinden gelen ve birbirine sıkıca bağlayan tarihi geleneksel dostluğa temellenen iyi komşuluk ilişkilerine, ortak köklerimize, değerlerimize ve çıkarlarımıza büyük önem vermekteyiz” ifadesinde bulundu.

Kerimov’un düşüncesine göre, iki kardeş halkın bu ortak kökleri derinlemesine anlaması Kazakistan ve Özbekistan’ın iki taraflı işbirliğine sağlam zemin hazırlayacaktır. Görüşmede Kerimov ayrıca hükümetler arasında ortaya çıkacak meseleleri anında çözebilmek için sık sık görüşmelerde bulunmanın yararlı olacağını belirterek “Şayet genel olarak Orta Asya ve çevresindeki şartların hızlı bir şekilde değişebildiğini göz önünde bulundurursak, bu görüşmelere iki misli daha fazla ihtiyaç olduğu anlaşılacaktır” şeklinde konuştu.


Бішкек Саммитінде тәуелсіз түркітілдес мемлекеттердің ортақ жалауы өмірге келді

Қырғызстан астанасы Бішкек қаласында 2012 жылы, 22-23 тамыз күндері өткен Түркітілдес мемлекеттердің ынтымақтастық кеңесінің ІІ- Саммитінде бір қатар маңызды келісімдерге қол қойылды. Осы келісімдер арасында әсіресе Түркітілдес мемлекеттер ынтымақтастық кеңесінің туының қабылдануы аса зор маңызға ие. Өйткені ол туды сонымен қатар тәуелсіз Түркітілдес мемлекеттердің ортақ туы ретінде де қабылдауға болады. Атап айтқанда, мұнда осы кеңеске мүше төрт түркітілдес мемлекеттің туларының белгілері орын алуда.

Саммите сонымен қатар жалпы түркі тарихы мен мәдениетін зерттеп бүкіл әлемге насихаттайтын және Қазақстан Президенті Нұрсұлтан Назарбаевтың 2009 жылы Нахчыван саммитінде жасаған ұсынысымен құрылып екі жыл бұрын Қазақ­стан басқаласы Астанада тұсауы кесілген Түркі академиясы ха­лықаралық статусқа ие болды.


Türk Konseyi Bişkek’te Tarihte Bir İlki Gerçekleştirdi ve Türk Devletlerinin Ortak Bayrağını Belirledi

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te 22-23 Ağustos 2012 tarihinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin II. Zirve toplantısına Azerbaycan Başbakanı Artur Rasizade, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev,  Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül katıldı.

Bişkek’teki Ala Arça Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Türk Konseyi’nin II. Zirvesi toplantısının sonunda Cumhurbaşkanları Bişkek Zirvesi Deklarasyonu’nu imzaladı.

Türk Konseyi’ne üye ülkelerin Dışişleri Bakanları da Türk Konseyi Genel Sekreterliği’nin finansmanı anlaşmasını, Millî Eğitim Bakanları Astana’da Türk Akademisi ve Bakü’de Türk Kültür Miras Vakfı kurulmasına ilişkin anlaşmaları imzaladılar.


БІШКЕК САММИТІ ЖӘНЕ ТҮРКІ ДҮНИЕСІНДЕ ЫНТЫМАҚТАСТЫҚ

1991 жылы бұрынғы кеңестік түркітілдес республикалардың тәуелсіздіктерін жариялауымен түркі дүниесі деген ұғым пайда болды. Содан бері өткен 21 жылда түркі дүниесінде әр салада ынтымақтастық орнату жайында мемлекет басшыларының жоғары дәрежелі кездесулері жалғасып келеді. Мұның соңғысы және кезектегі 12- саммиті Бішкек қаласында 23 тамыз күні өтпек. Бұл кездесу түркі елдерінің ынтымақтастықта сөзден іске көшкенің және түркі елдері саммитерін өткен жылғы Алматы кездесуінен бері ұйымдастырып келе жатқан Түркі елдері ынтымақтастық кеңесінің беделін көрсету тұрығысынан маңызды болып отырғанын айта аламыз.

Сонымен қатар өткен жылғы Алматы саммитінен бері осы кездесулердің “Түркітілдес мемлекет басшыларының жоғары дәрежелі кездесуі” деген аты “түркітілдес елдер ынтымақтастық кеңесінің жоғары дәрежелі кездесуі” деп өзгертілді.